31 Ekim 2018 Çarşamba

İbn Haldun el-Mukaddime İndir

İbn Haldun el-Mukaddime İndir

Kitabı indirmek için aşağıya tıklayınız;



Müellifin, yedi bölümden meydana gelen dünya tarihi niteliğindeki Kitâbü’l-ʿİber ve dîvânü’l-mübtedeʾ ve’l-ḫaber fî eyyâmi’l-ʿArab ve’l-ʿAcem ve’l-Berber ve men âs̱erahüm min ẕevi’s-sulṭâni’l-ekber adlı eserine giriş olarak yazdığı Muḳaddime’de, muhtemelen Fahreddin er-Râzî geleneğindeki “el-mukaddimâtü’n-nazariyye” anlayışından hareketle tarih yazımının ön şartları kabul edilebilecek esaslar ve tarihin incelemesi gereken konular ele alınmaktadır. Muḳaddime tarih yazıcılığı yöntemini içermesinin yanında tarihin konusu olan şeyleri var olmaları bakımından incelediği için bir ontoloji, toplumsal hayatın çeşitli yanlarını usul ve kavâidiyle ele alması bakımından bir siyaset, iktisat, eğitim, ilim ve her şeyden önce bir tarih felsefesi kitabıdır (Abdurrahman Bedevî, s. 63-67). İlk bakışta ansiklopedi karakteri göstermekle birlikte ansiklopedik bir eser olmayıp insanı ve onun vasıtasıyla olup biten her şeyi açıklama iddiasını taşıyan, İbn Haldûn’un “umran ilmi” adını verdiği büyük bir teori, varlıkla irtibatını kopararak buhrana düşmüş olan o dönemdeki İslâm toplumunun bu irtibatı yeniden sağlamasına yardımcı olmak amacıyla geliştirilmiş bir toplum metafiziğidir. 

29 Ekim 2018 Pazartesi

el-Hidaye İndir

el-Hidaye İndir
Burhâneddin el-Mergīnânî’nin (ö. 593/1197) Hanefî fıkhına dair eseri.






Kitabı indirmek için aşağıya tıklayınız;


Hanefî fıkhının en tanınmış ve muteber metinlerinden biri olup müellifin, Kudûrî’ye ait el-Muḫtaṣar ile Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr’inde mevcut meseleleri bir araya getirmek suretiyle kaleme aldığı Bidâyetü’l-mübtedî adlı eserinin şerhidir. Mergīnânî, Bidâyetü’l-mübtedî’yi önce Kifâyetü’l-müntehî adıyla şerhetmeye başlamış, ancak eser büyük bir hacme ulaşınca okuyucuya bıkkınlık vereceğini ve kullanım zorluğu sebebiyle yeterince faydalı olmayacağını düşünerek el-Hidâye’yi hazırlamıştır. el-Hidâye’de ayrıntılarına girmediği bazı meseleler için de bu şerhe atıflarda bulunmuştur. Eseri on üç yılda yazan müellif rivayete göre bu müddet zarfında devamlı oruç tutmuş ve bunu herkesten gizlemiştir. 
el-Hidâye’de el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr’in tertibi esas alınmakla birlikte el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr kırk bölüm olduğu halde el-Hidâye’de bölüm sayısı elli altıya çıkmıştır. Konular incelenirken önce el-Muḫtaṣar’da, ardından el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr’deki meselelere yer verilmekte, aralarında ihtilâf bulunduğu takdirde el-Câmiʿu’ṣ-ṣaġīr’den yapılan nakillere işaret edilmektedir. Meseleleri ele alırken önce Ebû Hanîfe’nin, sonra da talebeleri Ebû Yûsuf ve Muhammed b. Hasan eş-Şeybânî’nin görüşünü veren müellif zaman zaman Züfer b. Hüzeyl’in görüşüne de temas etmektedir. Bunların delillerini verirken tercih ettiği görüşün delilini diğerlerine cevap olması için en sona bırakmaktadır. Genellikle Ebû Hanîfe’nin görüşlerini tercih etmekle birlikte İmâmeyn’in görüşüne meylettiği durumlarda yukarıdaki sıra değişmektedir. Her meselede kime ait olursa olsun en son kaydettiği delile uygun olan görüşü benimseyen müellif bu arada muhtemel soru veya itirazlara da cevap vermektedir. Tercih ettiği görüşleri ise bazan “sahih” veya “esah” terimleriyle birbirinden ayırmaktadır. Hasan b. Ziyâd el-Lü’lüî, İbn Semâa, Tahâvî, Cessâs, Kerhî ve Şemsüleimme es-Serahsî gibi Hanefî âlimlerinin de görüşlerine yer verilen eserde ayrıca sık sık İmam Şâfiî ve bazan da Mâlik’in görüşleri delilleriyle birlikte kaydedilmektedir. Eserde Ahmed b. Hanbel’in görüşlerine hiç rastlanmaz. Gerek görüş ve delillerin sıralanışı, gerekse İmam Şâfiî ve Mâlik’in görüşlerinin zikredilmesi konusunda Mergīnânî’nin metodu ile çağdaşı olan Hanefî fakihi Kâsânî’nin Bedâʾiʿu’ṣ-ṣanâʾiʿdeki metodu aynıdır. 

Siret-i İbn Hişam İndir

Siret-i İbn Hişam İndir



Kitabı indirmek için aşağıya tıklayınız;





es-Sîretü’n-nebeviyye (Sîretü İbn Hişâm, Sîretü Resûlillâh). Hz. Peygamber’in hayatına dair tamamı zamanımıza intikal etmiş en eski kitaptır. İbn İshak’ın es-Sîre’sinin farklı râviler tarafından nakledilen birçok nüshasının hiçbiri tam olarak günümüze gelmemiştir (bk. İBN İSHAK). İbn Hişâm’ın eseri ise daha çok Mısırlı râviler yoluyla diğer İslâm ülkelerine ulaştırılmıştır (İbn Hişâm’ın eserini rivayet edenler için bk. Mutâ‘ et-Tarâbîşî, s. 194-200). Bunlardan bilhassa Muhammed b. Hasan el-Kattân, Abdürrahîm b. Abdullah el-Berkî ve kardeşi Ahmed el-Berkî’nin isimleri zikredilmelidir. 

Kâmusu'l-Muhit İndir

Kâmusu'l-Muhit İndir

Fîrûzâbâdî’nin (ö. 817/1415) Arapça’dan Arapça’ya sözlüğü.



Kitabı indirmek için aşağıya tıklayınız;




Tam adı el-Ḳāmûsü’l-muḥîṭ ve’l-ḳabesü’l-vasîṭu el-câmiʿ limâ ẕehebe min luġati’l-ʿArab şemâṭîṭ’tir. Fîrûzâbâdî, altmış cilt tutacağını tahmin ettiği el-Lâmiʿu’l-muʿlemü’l-ʿucâbu el-câmiʿ beyne’l-Muḥkem ve’l-ʿUbâb adıyla bir sözlük yazmaya başlamış ve yaklaşık beş cildini kaleme almıştı. Daha sonra bunun pek kullanışlı olmayacağını dikkate alarak düşüncesinden vazgeçmiş ve iki ciltlik muhtasar bir sözlük hazırlamıştır. Kāmûs (okyanus) kelimesi eserin şöhret bulmasından sonra “sözlük” anlamında da kullanılır olmuştur. Fîrûzâbâdî eserine bu adı vermekle Arap dilinin bütün kelimelerini kapsadığını iddia etmişse de Cevherî’nin eṣ-Ṣıḥâḥ’ında yer alan 40.000 kelimeye 20.000 daha ekleyerek kelime sayısını 60.000’e çıkarmakla birlikte daha önce yazılan 80.000 kelimelik Lisânü’l-ʿArab’ın gerisinde kalmıştır. Fîrûzâbâdî eserin önsözünde Cevherî’nin Arapça kelimelerin en azından yarısını ihmal ettiğini, bunları kendisinin tamamladığını söyler. Halbuki Cevherî mukaddimesinde, Buhârî’nin hadis ilminde yaptığı gibi sadece kendisine göre sahih olan, yani yaygın biçimde kullanılan kelimelere yer verdiğini açıkça ifade etmiştir. 

Zadü'l-Mead İndir

Zadü'l-Mead İndir


Kitabı indirmek için aşağıya tıklayınız;




Tam adı Zâdü’l-meʿâd fî hedyi ḫayri’l-ʿibâd’dır. el-Hedyü’n-nebevî veya el-Hedy olarak da bilinir (, II, 947). Hedy sözlükte “hidayet, sîret ve doğru yol” anlamına gelir. İbn Kayyim eserinin adında bu kelimeyi Resûl-i Ekrem’e izâfe ederek Hedyühû fi’l-ekl ve hedyühû fî ḳırâʾati’l-Ḳurʾân...şeklinde kullanmış, böylece onun yemek yemesini, Kur’an okumasını ve diğer alanlardaki uygulamalarını göstermeyi hedeflemiştir. İbn Kayyim el-Cevziyye’ye kadar kitaplar genellikle akaid, hadis, tefsir, fıkıh ve siyer gibi konularda yazılırken İbn Kayyim bu eseriyle Hz. Peygamber’in sîretinden hareketle akaidi, hadisi ve fıkhı birleştiren yeni bir telif türü denemiştir. Kaynaklarda müellifin bu eserini, Şam’dan başladığı bir hac yolculuğu esnasında kitapları yanında bulunmadığı bir sırada kaleme almaya başladığı belirtilmekte, ancak bunun biri 731’de (1331) olmak üzere yaptığı birkaç hac yolculuğundan hangisinde gerçekleştiği bilinmemektedir. Rivayete göre eser bu yolculuk esnasında tamamlanmakla birlikte müellif daha sonra çalışmasında bazı ilâveler ve tashihler yapmıştır.

22 Ekim 2018 Pazartesi

Keşşaf Tefsiri İndir

Keşşaf Tefsiri İndir 

Mu‘tezile âlimlerinden Zemahşerî’nin (ö. 538/1144) ağırlıklı olarak dirayet metoduyla yazdığı tefsiri.


Kitabı indirmek için aşağıya tıklayınız;




Sahihu'l-Buhari İndir

Sahihu'l-Buhari İndir  - صحيح البخاري


Kitabı indirmek için aşağıya tıklayınız;



21 Ekim 2018 Pazar

Kenzü'd-Dekaik - Nesefi İndir

Kenzü'd-Dekaik  - Nesefi İndir  - كنز الدقائق



Kitabı indirmek için aşağıya tıklayınız;




Müellifin kendi eseri el-Vâfî’nin özetidir. Hanefîler arasında çok muteber olan ve Osmanlı medreselerinde yıllarca ders kitabı olarak okutulan eser bugün bile sahasında en çok başvurulan metinlerdendir. Kudûrî’nin el-Muḫtas̱ar’ı ve Tâcüşşerîa’nın Viḳāyetü’r-rivâye’si ile beraber “el-mütûnü’s-selâse” içinde, Abdullah b. Mahmûd el-Mevsılî’nin el-Muḫtâr’ı, Tâcüşşerîa’nın el-Viḳāye’si ve Muzafferüddin İbnü’s-Sââtî el-Ba‘lebekkî’nin Mecmaʿu’l-baḥreyn’i ile birlikte “el-mütûnü’l-erbaa” arasında sayılmıştır. Kenzü’d-deḳāʾiḳ’in temel özelliği, mezhepteki muteber ve tercih edilen görüşü seçip genellikle delilleri zikretmeden meseleleri kısaca ortaya koymak şeklinde özetlenebilir. Kitabın mukaddimesinde böyle bir muhtasarın hazırlanmasının gerekçesi, hacimli eserlerden kaçınan insan psikolojisinin sık karşılaşılan meseleleri bir araya getiren muhtasarlara yönelmesi olarak gösterilmektedir. 


Kuduri Muhtasarı İndir

Kuduri Muhtasarı İndir  - مختصر القدوري



Kitabı indirmek için aşağıya tıklayınız;






Hanefî mezhebinde en çok güvenilen temel metinlerden biridir. Mâlikî literatüründe Halîl b. İshak el-Cündî’nin el-Muḫtaṣar’ı için olduğu gibi Hanefî literatüründe de “el-kitâb” dendiği zaman Kudûrî’nin bu eseri kastedilir (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1633). 

Yaklaşık 12.000 meseleyi içerdiği söylenen el-Muḫtaṣar (a.g.e., II, 1631), diğer klasik fıkıh eserlerinde olduğu gibi kitap ve bab sistemine göre düzenlenmiştir. Birinci kitap tahâret, son kitap ferâiz olup genellikle tahâret, namaz, oruç, zekât, hac, alışveriş, boşama, cinayetler ve dava gibi geniş muhtevalı konular çeşitli alt başlıklara (bab) ayrılmış, diğer bölümler ise “kitab” başlığı altında işlenmiştir. Müellif küçük bir risâle yazmak amacıyla başladığı eserin büyû‘ bölümünü biraz uzatmış, rehin bölümünden itibaren orta bir seviye tutturmuştur; bu sebeple bazı konuların kısa, bazılarının genişçe işlendiği görülür. 

Özlü muhtevası dolayısıyla eserde Kur’an ve Sünnet’ten delillere çok az yer verilmiş, Hanefî mezhebi dışındaki mezheplerin görüşlerine temas edilmemiştir. Mezhep imamları arasındaki hiyerarşi gözetilerek Ebû Hanîfe’nin veya onun bulunduğu tarafın görüşleri birinci sırada ele alınmış, daha sonra Ebû Yûsuf ve Muhammed b. Hasan’ın ittifak ettiği hususlar, Ebû Yûsuf’un tek başına kaldığı ve Muhammed b. Hasan’ın tek başına savunduğu görüşler zikredilmiştir. 


el-İhtiyâr İndir

el-İhtiyâr İndir  - الإختيار لتعليل المختار



Kitabı indirmek için aşağıya tıklayınız;





20 Ekim 2018 Cumartesi

Celaleyn Tefsiri İndir

Celaleyn Tefsiri İndir  - تفسير الجلالين الميسر



Kitabı indirmek için aşağıya tıklayınız;



Celâleddin el-Mahallî, ömrünün sonlarına doğru başladığı Tefsîrü’l-Ḳurʾân’ın yarısını yazdıktan sonra vefat etmiş, öğrencisi Celâleddin es-Süyûtî 1 Ramazan 870 (17 Nisan 1466) tarihinde başladığı çalışmasını kırk günde tamamlamış ve eser Tefsîrü’l-Celâleyn (iki Celâl’in tefsiri) adıyla ün kazanmıştır. “Lübbü’t-tefâsîr” (tefsirlerin özü) diye anılan eser çok okunan tefsirlerden biri olma özelliğini günümüzde de korumaktadır. Tefsîrü’l-Celâleyn çok muhtasar şekilde yazılmış olup yapılan sayımlara göre Kur’ân-ı Kerîm âyetleriyle tefsirdeki harflerin sayısının birbirine eşit, Müddessir sûresinden sonra ise tefsir kısmındaki harflerin biraz daha fazla geldiği tesbit edilmiştir (Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 445). Tefsirin hangi yarısının kime ait olduğu hususunda kaynaklarda farklı rivayetler vardır. Kâtib Çelebi’nin de içinde bulunduğu birçok müellife göre Bakara sûresinden İsrâ sûresine kadar olan kısmı Mahallî, daha sonraki kısmı Süyûtî yazmıştır; Fâtiha sûresi de Süyûtî tarafından tefsir edildiği için eserin sonuna konulmuştur (a.g.e., a.y.; Kaysî, s. 78; Bilmen, II, 596). Ancak bu görüşün gerçekle ilgisi yoktur. Zira bizzat Süyûtî’nin mukaddimede ve İsrâ sûresine ait tefsirin sonunda belirttiğine göre Mahallî, Kur’ân-ı Kerîm’i Kehf sûresinden başlayıp Nâs sûresine kadar tefsir etmiş, ardından Fâtiha sûresinin tefsirine başlamış, fakat ömrü yetmediğinden eserini bitirememiştir. Süyûtî de Bakara sûresinden İsrâ sûresinin sonuna kadar gelen sûreleri tefsir etmiş ve Mahallî’ye ait olan Fâtiha’yı tefsirin sonuna koymuştur (Cemel, I, 7; Ahmed b. Muhammed es-Sâvî, IV, 626).